5 Mart 2010

Calgary I

Çok gezen mi çok okuyan mı bilir derler ya hani. Eğer bu sorunun cevabı çok gezen ise ben pek bir şey bilmiyorum demektir. O denli gezmeye tozmaya, yeni yerler tanımaya kapalı bir bünyem oldu hep. Ama bu şehri bir şekilde tanımak anlamak zorunda kaldım.

Calgary diye Google resim arama motorunda aratırsanız karşınıza şuna benzer resimler gelecek:

Külliyen yalan... Buraya gelmeden biraz kaynağından bilgi edinme şansım olduğundan zaten böyle bir şey ile karşılaşmayacağımı biliyordum. Ama yine de bu tezat çok ilgimi çekti. 

Resim Photoshop filan değil onu belirteyim. Gerçekten böyle bir görüntü var şehirde. Ama bu görüntünün bir benzerini başka bir yerden, ya da yılın her mevzimi yakalamanız biraz zor. Bu resim bir nevi outlier yani (geldik buraya Data Mining filan ilgileniyoz gösterelim değil mi) Ankara'da sadece Atakule ve Kuğulu Park'ı alan bir resim ne kadar gerçek dokuyu yansıtırsa bu resim de anca o kadar gerçek.

Calgary aslında şöyle bir şehir:


Bu resim hem iklimi, hem şehrin genel görünümünü hem de dokusunu çok güzel özetliyor. 

Yukarıdaki ilk resimdeki uzun binaların olduğu bölge şehir merkezi. Şehir Bow Nehri'nin tatlı bir kıvrım yarattığı bir noktaya kurulmuş. Yani bu uzun binaların olduğu kısmın üç tarafı nehir. Batıdan gelen nehir şehir merkezinin başladığı yerde kuzeye doğru kıvrılıyor biraz ve şehir merkezinin kuzeyinden doğusuna doğru akmaya devam ediyor. Şehir merkezi bittikten sonra eski yoluna devam edercesine güneye kıvrılıyor tekrar. (böyle bişi)

Yukarıdaki ilk resimde görünen nehir de Bow Nehri. Resmi şehir merkezinin kuzey doğusundan güney doğu yönüne doğru bakarak çekmişler. Resimdeki nehrin sağdaki kolu aslında biraz ilerde soldaki kolla birleşiyor. Arada kalan alan park.

Fakat haritayı uydu görüntüsüne getirince de binaların gölgelerinden göreceğiniz gibi bu uzun binalardan oluşan bu bölge şehirde bir tek. Açıkcası  buraya geldikten on beş gün sonra ilk defa geçtim şehir merkezinden ve o zamana kadar gördüğüm en uzun bina üniversitede, sekiz katlı olan ve bilgisayar bölümünün bir kısmının da yer aldığı (benim de ofisimin bulunduğu) ICT binasıydı. Ama şehir merkezindeki binalar gökdelen ebatlarında. Sanırım ortalama 40 kat civarında. 

Bunun dışında yerleşim büyük bir çoğunlukla müstakil evlerden oluşuyor, ikinci resimde de görüleceği üzere. Kocaman bir bina gördüğünüz zaman - ki kocamandan kastım Armada gibi bir şey değil, ODTÜ kültür kongre boyutunda mesela - o binanın ya önemli bir iş merkezi ya okul ya da özel bir işlevi olan bir bina olduğunu hemen anlayabiliyorsunuz. Bazı yerlere apartmanlar da serpiştirilmiş durumda, şehir merkezine yaklaştıkça artıyor özellikle. Ama 4-5 kattan uzun değil bunlar da.

Hiç yorum yok: