24 Mayıs 2010

Lost & Gone


Bu resmi geçen sene görseydik delirirdik. Ne teoriler üretilirdi. Neler konuşulurdu. Resimdekilerden kahvesini yudumlayan bilgisayar mühendisi görünümlü arkadaş Damon Lindelof. Ayaktaki Avrupa kökenli havası veren ve film endüstrisinin içinde yıllarını geçirdiğini haykıran abi ise Calton Cuse. Bu arada Avrupa kökenli değil, Meksika kökenli. Masada Dharma bira kutuları, prodüksyon ile ilgili bilimum zerzevat var. Cuse'un arkasındaki duvarda oyuncu portreleri asılı durumda. Belli ki çalışırken bir sahneyi kafalarında kurmak istediklerinde dönüp bu duvara bakıyorlar. Ve tahta...

Tahtada ve tahtanın üstünde duvara yapıştırılmış kartonlarda yazanlar neredeyse 6 senedir dünyayı kilitlemiş olan Lost'un prodüksyonu, son sezon ayrıntıları ve (özellikle tahtanın üstündeki kartondaki materyal) dizinin iskeleti. Lindelof Lost'un yaratıcılarından biri. Curse ile birlikte "executive producer" ünvanı altında çalışıyorlar dizide. Fakat biliniyor ki bu ikili Lost'un showrunner'ları. Yani dizinin yaratım ve yapım aşamalarında bu ikili patron. 

Dünkü final bir çok insanı çileden çıkartmıştır sanıyorum ki. Final bittikten sonra ikinci sezonu izlediğim zamanları düşündüm. Böyle bir final olacağını söyleselerdi ben de herhalde çileden çıkardım. Zira Lost'un en büyük esprisi gizemli dizi olması olarak bilindi hep. Ve bu gizemlerin bir kısmı dizinin bitimiyle birlikte tarihe karıştı. 

Şu anda büyük ihtimalle "Film yapılsın","Kutup ayısının hayatını mini dizi yapın" diye istekler dile getiriliyordur Internet aleminde. Ama Lindelof ve Curse bırakın franchise'ın devamını, bugünden sonra DVD ekstraları dışında dizi hakkında konuşmayacaklarını açıkladılar. Yani sözün özü: "Move on" 

Kendime sordum yine finalden sonra. Herşeyi açıklasalardı daha mı iyi olurdu? Bu biraz diziden ne beklediğiyle ilgili insanın galiba.

( Dizinin bir kısmını ya da hepsini seyretmediyseniz burdan sonrasını okumak istemeyeceksinizdir )

Lost'un en sevdiğim hali sanırım ilk sezondaki düz haliydi. Çözüm aşamasına gelinmeyen, yanından bile geçilmeyen hatta, flashback'lerin daha çok karakterler ile ilgili olduğu, herşeyin esasen Jack-Lock ikileminde (Man of Science-Man of Faith) döndüğü, hayatın daha basit olduğu zamanlar. Bu dokunun üstüne koyulan gizemli durumlar da gerilimi sürekli tırmandırdı. 

Açıkcası başta gizemli durumların tedirgin ediciliği diziyi cazip kılan etkenlerden biriydi. Bir Robinson hikayesinde aslında uçakta olmayan birinin ne işi vardı? Issız bir adaya hatch'i kim inşa etmişti? Kumsalda boş boş umutsuzca takılan kazazedelere kendimizi yakın hissetmenin bir boyutu da bu olayların yarattığı gerginliği hissetmekti.

İkinci sezon "hatch" meydana çıktıktan ve Others Walt'u kaçırdıktan sonra adeta "tavşan deliğinin aslında nerelere ulaştığını" görme imkanımız oldu. Dharma, others, sayılar vs. derken giderek karakterler etrafından gizeme doğru kaydı dizi. Gizemin yanında yeni karakterlerle anlatımı ilk sezondaki dramatik seviyede tutmaya çalıştılar yapımcılar. Fakat nedense ikinci sezon karakterleri uzun ömürlü olmadılar. İkinci sezon tüm bu gizemlerin ve yeni karakterlerin üstüne kurulu bir "Man of Science-Man of Faith" savaşıydı. Sonunda kaybeden kim miydi? Herhalde tutsak alındığına göre Jack'di.

Üçüncü sezon ana hikaye kurtulma ümidiydi. "The artist previously known as Henry Gale" adeta şov yaptı bu sezonda. Others da olsa insan insandır dedik. Others, kurtuluş ümidi olarak görülen gemi ve gemiyle ilgili sezon  boyunca süren Oceanic Survivors-Others / Jack-Locke / Man of Science-Man of Faith karşıtlığı bu sezonu taşıdı. Üçüncü sezonun son bölümünü dizinin sonu sandık hepimiz, aha herkes kurtuldu dedik. 

Bu noktadan sonra dizi bugüne kadar gelen 3 kısa sezonla sona ulaştı. Karakter draması olarak yapılacak çok fazla bir şey kalmamıştı. 4. sezon gemiyi ve gemidekileri anlattı, Oceanic Six adadan kurtuldu ama olayların öyle bitmeyeceğini anlamıştık. Gemideki dörtlü dizinin herhalde karakter draması olarak yaptığı son işlerdendi. 5. sezon zamanda gelgitlerle geçti daha çok. Amaç belki de Dharma ve Others ile ilgili eksikleri kapatmaktı. 6. sezonda bu konulardan hiç bahsedilmedi. Jacob ve MIB arasındaki savaş işlendi ve tam da ne olduğunu anlayamadığımız bir şekilde sonuçlandı.

Sonuçta her sorunun cevabı alınmadı, ama her şey olması gerektiği gibi bitti. Her sorunun cevabını almamız için herhalde on sezon daha olması gerekecekti. Karakterler iyice geri plana geçecek ve açık uçları kapamaya yönelecekti dizi. Biraz sıkıcı olacaktı işin doğrusu. 

Bu haliyle her şeyden biraz aldık. Finalde Jack'den Cüneyt Arkın stili bir uçan tekme bile gördük. Lost 6 sene boyunca başlarken yapmayı vadettiği şeylerin hepsini yaptı. Drama, hayatta kalma macerası, gizem, heyecan, bilim kurgu, felsefe. Hepsinin bu denli iyi bir oranda karıştığı bir dizi daha gelmedi daha önce. Gelene kadar da Lost hatırlanacak hep.

Son olarak Lost'u hatırlamak için 10 sebep: (herhangi bir sıralama yoktur)
  1. 1x10 - Raised By Another - Danielle ile tanışan Sayid kampa gelir ve adada yanlız olmadıklarını herkese söyler. Tam bu esnada Hurley heyecanla gelip Jack'e, Ethan adındaki kazazedenin aslında uçakta olmadığını söyler
  2. 1x04 - Walkabout - Flashback esnasında Locke'ın kazadan önce tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu, kaza sonrasında bir anda yürümeye başladığını görürüz.
  3. 3x01 - A Tale of Two Cities - Oceanic 815'in düşüşünü Dharma barakalarından görürüz.
  4. 2x17 - Lockdown - Henry Gale'in bavulunu aramaya giden Sayid geri döner. Bavulu bulmuştur. Fakat bununla yetinmeyip cesetleri mesarlarından çıkartmış ve Henry Gale'in sürücü belgesini bulmuştur. Kazazedeler ellerindeki adamın Henry Gale olmadığına emin olurlar.
  5. 2x20 - Two for the Road - Anna Lucia'ya isterse kendine Henry Gale diyen adamı öldürebileceğini söyleyip silahı ondan alan Michael Anna Lucia'yı vurur.
  6. 3x13 - The Man From Tallahasse - Tallahasse'den gelen adamın Locke'ın babası gerçek Sawyer olduğu anlaşılır.
  7. 3x22&23 - Through the Looking Glass - Bölüm sonunda flashback sandığımız kısımda Jack Kate ile buluşur ve adaya geri dönmeleri gerektiğini söyler.
  8. 4x09 - The Shape of Things to Come - Keamy Alex'in kafasına bir kurşun sıkar.
  9. 5x07 - The Life and Death of Jeremy Bentham - Ben Locke'ı boğarak öldürür. Adaya geri döndüklerinde ise Locke hayattadır.
  10. 2x10 - The 23rd Psalm - Mr. Eko MIB ile karşı karşıya gelir. MIB Eko'ya zarar vermez.

Hiç yorum yok: