20 Mart 2010

Türkiye'de Hukuk

Bu hafta yaşanan dört olay var Türkiye'de uzaktan takip ettiğim. Belki ortak özellik az. Ama bana aynı şeyi hissettirdiler nedense.

Pazar Günü...

İstanbul'da oynanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor - Diyarbakırspor maçı taraftarın sahaya girmesinden dolayı yarıda kaldı. Ligin ilk devresinde Bursa'da oynanan Bursaspor - Diyarbakırspor maçında başlayan gerginlik bir önceki hafta Diyarbakırspor - Bursaspor maçında zirveye ulaşmış ve bu maç da yarıda kalmıştı. Türkiye Futbol Federasyonu Diyarbakır-Bursaspor maçı ile ilgili kararını henüz vermemişti ama Diyarbakırspor'un hükmen mağlup olması bekleniyordu. Aynı olayın ikinci defa tekrarlanmasıyla Diyarbakırspor küme düşme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı.


Pazar Günü...

İstanbul'da oynanan Galatasaray-Ankaragücü maçı sırasında tribünde büyük bir kavga çıktı. Bir taraftar tribünde başka bir taraftarı polis kamerasına da yansıyan görüntülerde tekme tokat dövdü. Dövülen taraftar daha sonra tribünden yaklaşık 20-30 m. lik bir yükseklikten aşağı düştü. Ağır yaralanan taraftar hayati tehlike yaşamadı. Olayın sebebinin taraftarın Beşiktaş'lı olması ve Galatasaray'a küfür etmesi olduğu iddia edildi. Taraftarın ağabeyi ise kardeşinin Galatasaray'lı olduğunu, siyah beyaz bir mont giyiyor diye dayak yediğini ve tribünden aşağı atıldığını açıkladı. Kavgaya karışan taraftar hakkında "kasten adam yaralamak" suçundan dava açıldı.


Salı Günü...

Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu (Yarıda kalan maçları değerlendirip sonuca bağlamaya yetkili kurum) Diyarbakır-Bursaspor maçı ile ilgili kararını açıkladı. Diyarbakırspor hükmen yenik ilan edildi Karar Futbol Müsabaka Talimatı'nın 20. maddesi, 1.fıkrası, b bendine dayanıyordu. Yani:

Seyircilerin taşkın ve edebe aykırı hareketleri ile birlikte müsabakaya müdahaleleri
sonucunda müsabakaya devam edilmesi olanağının kalmaması, hallerinde
müsabakayı tatil ettiğini ilan eder. Bu hallerde TFF Yönetim Kurulu, ihlali
gerçekleştiren takımlardan birinin veya her ikisinin hükmen yenik sayılmasına ve
ayrıca olayın durumuna göre galibiyet halinde verilen puan kadar puan tenziline karar
verebilir. Eğer müsabaka eleme usulüne göre düzenlenmişse, takım bu
müsabakalardan ihraç edilir ve ertesi yıl aynı mahiyetteki müsabakalara katılamaz.
Play-Off sisteminde oynanan müsabakalarda ertesi yıl aynı mahiyetteki
müsabakalara katılamama kararı verilemez.

Bu karardan sonra Diyarbakırspor küme düşecek mi tartışmaları yoğunlaştı.

Çarşamba Günü...

ODTÜ'de öğrenciler Ankara Büyükşehir Belediyesinin toplu taşım konusundaki ücret politikasını protesto etmek için otobüslere bilet kullanmadan binme eylemi yaptılar. Otobüs şöförleri öğrencileri eylemden vazgeçmeleri için uyardı, eylem devam edince de kontak kapatıldı. EGO yetkilileri gelip olayı çözmeye çalıştı fakat eylem devam etti. Bunun üzerine polis yüzden fazla öğrenciyi gözaltına aldı. Öğrenciler ifadeleri alındıktan sonra herhangi bir suçlamada bulunulmadan serbest bırakıldılar. Melih Gökçek olay üzerine "olayların devam etmesi halinde üniversitelere EGO otobüsleri göndermeyeceğini" çok üzülerek (!) açıkladı. 

Çarşamba Günü...

Recep Tayyip Erdoğan Ermenistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler ve çeşitli ülkelerin parlementolarında görüşülen Ermeni Soykırımı (pardon Sözde Ermeni Soykırımı) kınama tasarıları ile ilgili şu açıklamayı yaptı:

Ülkemde, 170 bin Ermeni var; bunların 70 bini benim vatandaşımdır. Ama yüz binini biz ülkemizde şu anda idare ediyoruz. E ne yapacağım ben yarın, gerekirse bu yüz binine hadi siz de memleketinize diyeceğim, bunu yapacağım. Niye? Benim vatandaşım değil bunlar. Ülkemde de tutmak zorunda değilim.

Perşembe Günü...

Türkiye Futbol Federasyonu Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu Galatasaray A.Ş.'ye Galatasaray-Ankaragücü maçında çıkan olaylar sebebiyle 100.000 TL para cezası verdi.

Cuma Günü...

Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Diyarbakırspor maçı ile ilgili kararını açıkladı. Karşılaşma tatil edildiği andaki sonucuyla tescil edildi. Karar Futbol Müsabaka Talimatı'nın 21. maddesine dayandırılıyordu. Yani:

TFF, 20. maddede belirtilen hallerin dışında ortaya çıkan zorlayıcı sebepler
dolayısıyla müsabakanın yarıda kalması halinde ise yarıda kalan müsabakanın başka
bir günde yarım kaldığı andaki şartlarla tamamlanmasına, yeniden oynanmasına
veya müsabakanın yarıda kaldığı andaki sonucu ile tescil edilmesine karar verir.

 20. maddeyi de bir daha baştan sonra aktaracak olursam:

Müsabaka hakemi;
a) Müsabakanın, kulübün futbolcusu, yöneticisi, teknik adamları ile diğer kişilerin ayrı
ayrı veya birlikte hakeme veya rakip takım futbolcu ve mensuplarına fiili eylemde
bulunmaları, kavgaya sebebiyet vermeleri ve bu eylemleri dolayısıyla müsabakaya
devam edilmesi olanağının kalmaması,
b) Seyircilerin taşkın ve edebe aykırı hareketleri ile birlikte müsabakaya müdahaleleri
sonucunda müsabakaya devam edilmesi olanağının kalmaması, hallerinde
müsabakayı tatil ettiğini ilan eder. Bu hallerde TFF Yönetim Kurulu, ihlali
gerçekleştiren takımlardan birinin veya her ikisinin hükmen yenik sayılmasına ve
ayrıca olayın durumuna göre galibiyet halinde verilen puan kadar puan tenziline karar
verebilir. Eğer müsabaka eleme usulüne göre düzenlenmişse, takım bu
müsabakalardan ihraç edilir ve ertesi yıl aynı mahiyetteki müsabakalara katılamaz.
Play-Off sisteminde oynanan müsabakalarda ertesi yıl aynı mahiyetteki
müsabakalara katılamama kararı verilemez.
(2) TFF Yönetim Kurulu, 1. fıkrada öngörülen tüm durumlarla ilgili olarak karar verirken,
müsabakanın hakemlerinin, gözlemcilerinin, temsilcilerinin, Merkez Hakem Kurulu ve
Temsilciler Kurulu Üyelerinin, Disiplin Müfettişlerinin ve ilgililerin raporlarını ve her
türlü delili göz önünde bulundurur.
(3) TFF Yönetim Kurulu, yaptığı değerlendirmede, maçın tatil kararlarını uygun
görmediği takdirde, maçın tekrarlanmasını veya yarıda kaldığı anki sonucu ile tescil
olunmasına karar verebilir.
(4) Bu maddede belirtilen sebeplerle aynı sezonda ikinci kez müsabakanın
tamamlanamamasına sebebiyet veren takımlar, bulunduğu sezonda müsabakalardan
çıkarılarak, bir alt lige düşürülür ve bu takımla müsabakası olan takımlar müsabaka
yapmaksızın hükmen galip sayılırlar. Bu durumda olan takımların takip eden sezonda
müsabakalara alınıp, alınmaması konusunda TFF Yönetim Kurulu karar verir. Alt lig
bulunmaması halinde kulüpler bir yıl(sezon) müsabakalara alınmazlar.

Şimdi ben hukukçu değilim. Ama bu olaylar hakkında kafamda aynı sorular dönüp duruyor:

Diyarbakırspor'un oynadığı iki maçta yaklaşık aynı olaylar yaşanırken nasıl oluyor da Türkiye Futbol Federasyonu iki ayrı karar verebiliyor?

İ.B.B.-Diyarbakırspor maçı ile ilgili verilen kararda atfedilen 21. madde maçın "Seyircilerin taşkın ve edebe aykırı hareketleri ile birlikte müsabakaya müdahaleleri" durumu dışındaki durumları düzenliyor. Türkiye Futbol Federasyonu nasıl oluyor da bu maddeyi İ.B.B.-Diyarbakırspor maçı ile ilgili karar vermek için kullanabiliyor?

Galatasaray klübüne para cezası verilmesinin, saha kapatma veya seyircisiz oynama cezası verilmemesinin altında yatan sebep nedir? Türkiye Futbol Federasyonu Beşiktaş ve Fenerbahçe klüplerine daha önce sahalarında tribünde ya da saha dışında meydana gelen benzer olaylar ( İstanbul İnönü Stadyumunda bir Beşiktaş maçında tribünde çıkan ve bir taraftarın ölümüyle sonuçlanan olay, İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadyumu çevresinde bir Fenerbahçe maçı esnasında çıkan ve bir taraftarın yaralanmasıyla sonuçlanan olay) ile ilgili futbolu şiddetten arındırmak maksadıyla klüplere saha kapatma cezaları vermişti. Bu maçtaki olaylar futbol şiddeti kapsamına girmiyor mu?

Melih Gökçek ya da Ankara Büyükşehir Belediyesi istediği yere toplutaşım hizmetini istediği zaman kesme yetkisine sahip midir? Toplutaşım belediye tarafından ücret karşılığında ve keyfi oalrak yapılıyorsa kamu hizmeti kapsamında sayarak yanılıyor muyuz?

Türkiye'de yüz bin kaçak Ermeni olduğu biliniyorsa, ve Türkiye istediği bu insanları sınırdışı edecek güce sahipse bu gücü niçin kullanmıyor? Bu insanların Türkiye'de kalıp kalmamaları çeşitli siyasi durumlara ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğine mi bağlıdır?

Aslında soruların hepsinin cevabını biliyoruz. Hukuk insanların ortak iyiliği için konulan ve kurumlar tarafından savunulan kurallar bütünüdür. Ama kurumlar kuralları savunamadıkları zaman ne olur? Futbol maçlarında bir yanlış karardan sorna arka arkaya yanlış kararlar veren hakemlere olan olur. Yanlış ve hukuksuz bir karardan sonra kurumların verdikleri kararlar hukuk çerçevesinden çıkar ve bir nevi huku dışı adalet kavramına dayanmaya başlar. Hukuk dışına çıkıldığı zaman da komedi başlar.

Ondan sonra Türkiye Futbol Federasyonu Diyarbakırspor'un alt lige düşmesinin siyasi boyutunu düşünerek kural kitabında yazan kurala gözünü kapatır (Not: Bu siyasal gerekçelerin ben de arkasındayım. Fakat hukuk pahasına değil)

Ondan sonra Türkiye Futbol Federasyonu futbol sahalarında şiddeti önlemeyi tribünden atılan taraftarın montu siyah beyaz olduğu için bir süre askıya alır.

Ondan sonra Melih Gökçek her sabah otobüs seferlerini baştan düzenletebilir.

Ondan sonra Recep Tayyip Erdoğan kafası kızması halinde görevi olan işleri yapmaya başlayacağına dair tehdit savurabilir. 

Bize ne kalır... Bize de Türkiye'de her an her şeyin olabileceğini, hukuk diye bir şeyin olmadığını idrak etmek.

Egemenlik kayıtsız şartsız kaosundur.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Bugün futbol federasyonu başkanımız bir açıklama yapmış. Galatasaray'a niçin saha kapatma cezası verilmediğini açıklamış. Bu konuda zaten disiplin yönetmeliğinde net bir şey yok. Güvenlik önlemlerinde klübün ihlalinin görülmesine dayandırmış daha önceki cezaları. Bu şekilde bir sebep varsa bunu sorgulamak çok mümkün değil.

Fakat Diyarbakırspor ile ilgili kararı savunurken federasyon başkanımız hiç bir hukuki dayanak gösterememiştir. "Bizi anlamıyorlar" demekle yetinmiştir.

Yazık gerçekten. Kendi de biliyor hukuki bir dayanak olmadığını ve varmış gibi bile yapamıyor. Çok yazık.