4 Ekim 2007

Blog İşi

Blog işinde iyi para var diye başlamak isterdim ama tam tersine böyle low-level bir düşünceye kapılacağıma bir blog yazacakken bile kırk düşünen bir ruh halinde oluyorum, üzücü.

Dün blog turu yaptım biraz. Değişik insanların bloglarında yazdıkları kendileri hakkında çok şey söylüyor, o kanıya vardım. Kimi günlük gibi görüyor sanırım. Kimi yaşadığı ilginç olayları koymayı terih ediyor. Kimi beğendiği şeyleri. Kimi kendini koyuyor ortaya. Kimi olmak istediği insanı. İnsanlar hakkında çok şey söylüyor blogları.

Benim blog da benim hakkımda çok şey söylüyor bakınca. Dağınık ve sadece atımlık şeylerle dolu. Üşenilmiş. Keyife öncelik verilmiş.

Sanırım yazmak işine bakışımdan kaynaklanıyor biraz bu. Yazmak aslında ego ile girilen bir iştir hep. Ben ise işin ego kısmını arka plana atmaya çalışırım hep yazarken. Kimse okumasın. Sadece bir kişi okusun isterim hep sanırım.

Ufak şeyler yazmak o yüzden dah çekici geldi hep bana. Google Notebook biraz daha görsel olarak zenginleşse diye hayaller kurdum bir süre.

Büyük şeyler yazdığım zaman yazdığım şeylerin benden çıkması gitmesi lazım. Duyuruları uzatma, şiirleri uzatma, sinema yazılarını uzatma huyum da bunla alakalı sanırım. Söyleyecek laf bırakmıyorum kimseye.

Biraz değişsin ama bu. Tembel sıfatından sıyrılayım. Büyük şeyler de beni bulsun içinde biraz. Hep aynı frekansta bağırmayım.

Temenniler temenniler temenniler. Sanırım sorun şu. Burayı okuyacak birinin olması bir problem, kimsenin olmaması ayrı bir problem. İçe dönük olmakla ilgili sanırım. Çok eskiden beri söylemem gereken şeyleri söylemek istemedim çoğunlukla. Konuşmaktan kaçtım. Yazmayı kötüye kullandım bu anlamda.

Bir kere bir ay boyunca her gün bir mail yazmıştım. Benle konuşmuyordu. Kızgındı bana. O zamanlar insanların birbirinden daha fazla şey bekleyip alamadığı zaman kızdığına dair bir algım yoktu. Bu maillere de kızmıştı. Bana aitti çünkü onlar. Ona bir şeyler söylemem bahaneydi. Kendime söylüyordum çoğunu. İhtiyacım olan da oydu. Ama o zamandan başlamıştı yazmayı kötüye kullanmam.

Sonra da ve öncesinde de çok zaman hep belli bir durumda belli lafları söyledim belirli şeyleri konuştum ve daha önemlisi belirli şeyleri yazdım. Sanki bir yazma personam oluşmuştu. Basit bir konu hakkında yedi sayfa dilekce yazabiliyordum. Ya da bir film hakkinda yüzlerce satır. Ama ne kadar yazdım istediğim şeyleri karakterli bir şekilde tartışılır. Bu yazıyı bile okuyunca dağınık olduğunu düşüneceğim.

Bundan sonrası için daha rahat olacağım. Yazmak konusunda da. Daha çok yaşarsan daha çok daha az yaşarsam daha az yazacağım. Dolacak burası umarım ve beni anlatacak daha güzel bir şekilde.

Hiç yorum yok: