31 Mayıs 2013

Ağaç

Küçükken evimizin karşısında boş bir arsa vardı. Henüz büyük şehirlerin her santimetre karesi apartmanla dolmamıştı. O arsada yalnız bir ağaç vardı. Hafif yana yatmıştı. Ulu, heybetli bir hali hiç yoktu. "Benim ağacım o." Hep böyle derdim. Ne ağacı olduğunu bile bilmiyordum. Şehir çocuğuydum, hala anlamam ağaçtan hayvandan bitkiden. Ama başka bir çocuk gelip ağaca tırmanmaya çalışınca kavga etmişliğim bile vardı o benim ağacım diye. 

Sonra bir gün o arsaya bir apartman yapılmaya başlandı. Ağaç kesildi. "Biz büyüdük ve kirlendi dünya" lafı ilk o zaman anlamlı geldi. 

İlk kesilen ağaç değildi o ağaç, son kesilen de olmayacak. İnsanlar dünyayı kendi yaşam tarzları için yüzyıllardır dönüştürüyorlar. Artık doğadan çok daha güçlüler. Dilersek bir anda dünyayı yok ederiz, bir günde dünyanın tüm ağaçlarını öldürebiliriz. Ama insan eskiden kendi yaşam ortamını yok edeceğinden korkmuyordu, artık bu korku içinde. 

Üç gündür İstanbul'da bir avuç ağacın kesilmemesi, Gezi parkının alışveriş merkezi yapılmaması için insanlar eylem yapıyor. Başta bir avuçtular, şimdi binler var. Gezi parkındaki ağaçlar kesilen son ağaçlar olmayacak. Bu ağaçlar kesilmesin diye çaba harcayanlar da ilk defa bu konuda tepki gösteren insan topluluğu değil.

Tepkileri bir şeyi açığa çıkardı, bu ülke de ağaçları savunmaya çalışsanız bile dayak, biber gazı ve tazyikli su yersiniz. 


Ben ülkem beton binalarla dolmasın, biraz hava alabileyim, ağaçlar hayatımın bir parçası olsun istiyorum. İnsan hırsının ve inadının ağır bastığı bir evrende yaşadığımızdan çok şey istiyorum belki. Ama bunu isteme, bunun için mücadele etme hakkım bir vatandaş olarak vardır. 

Buna karşı devlet çıkıp ağaçların kesilmesini hararetle savunun tek bir kademesi oldu, padişahımız. Onun savunması da "it ürür kervan yürür" oldu. Her hangi bir sebep, her hangi bir fikir, her hangi savunulacak bir anlayış yoktu her zaman olduğu gibi.

Binlerce insan da tepki göstermeye devam etti, devam ediyor.

Ben de tepki göstermeye devam ediyorum. Artık mesele ağaçların yaşaması mı, ağaçlar yaşasın diyen insanların şiddete maruz kalmaları mı sınır kayboldu. O sınır zaten belki hiç yoktu. Ağaçlar gitmeye başladığı zaman, bizi insan yapan şeyler de gitmeye başlamıştı zaten.

Ben şimdi Gezi Parkına/Kuğulu Park'a/Alsancak İskelesi'ne/Adana Atatürk Parkı'na/Eskişehir Eti Park'a/Konya Kültürpark'a/Antalya Cumhuriyet Meydanı'na/Bursa Kültür Parkı'na, Türkiye'nin her yerinde  ve dünyada buna tepki verenlerin toplandığı neresi varsa oraya gidiyorum. Ağaçlar için ve şiddete hayır demek için gidiyorum. Gelecek nesillerin de küçüklüklerinde birer ağaçları olsun diye gidiyorum. Küçükken senin de bir ağacın olduysa, hadi sen de gel.