22 Ocak 2010

Age of Comics I

Detective Comics Öncesi

Bugün süper kahraman kavramını seven bir çok kişinin bu sevgisinin altında sanırım küçükken okuduğu çizgi romanlar yatar. Çok şanslı değiliz bu konuda, Türkiye çizgi roman cenneti olmayı geçtim, çizgi roman cehennemi tamamen. Ama bu her zaman böyle değildi. 80'lerde işlerin biraz da olsa farklı olduğunu hatırlayacaksınız sanırım.

80'lerde çizgi dünyanın çok farklı dinamikleri vardı Türkiye'de. En başta toplum için bir çizgi dünya kavramı vardı. Fakat bu kavram graphic novel, çizgi
roman ya da süper kahraman kavramlarından çok uzaktı. Bu dünya Tekin Aral'ın Gırgır dergisi etrafında şekillenen bir dünyaydı.

Mizah, taşlama ve politik eleştri bu dünyanın temelleriydi. Ve Gırgır nerdeyse her nesilden insan tarafından okunan bir dergiydi, milyonlar civarında tiraja ulaşabilen.

Böyle bir dünyanın içerisinde Alfa Yayınları ve Tay Yayınları dünyadaki anlamıyla çizgi roman yayınlayan iki yayıneviydi Türkiye'de. Tay Yayınları daha çok İtalyan vahşi batı çizgi romanları yayınlarken (Zagor) Alfa Yayınları Marvel ve DC çizgi romanlarını Türkiye'ye tanıtıyordu. Çocukluk hatırlarımdan biri de dedemi evlerinin 2 blok üstündeki gazeteciye sürükleyerek bu çizgi romanlardan aldırmamdır.

Örümcek Adam, Superman, Batman, Muhteşem Beşli (Superman, Batman, Robin, Harika Kadın, Aquaman), Rom, Mandrake ve Zagor o zamandan hayal meyal hatırladığım şeyler.

Daha sonra günlük gazetelerin çizgi roman okuyucu kitlesine yönelik olarak yaptığı promosyonlarla Tommiks, Teksas ve Kaptan Swing ile de tanıştık. Bu furyadan sonra zaten Alfa Yayınları da, Tay Yayınları da öldü. Tay Yayınları bir daha toparlanamadı. Alfa Yayınları da çizgi roman sektöründen çekildi. Yaklaşık 10 yıl boyunca, Arka Bahçe yayınları X-Men serisini yayınlamaya başlayana kadar kıpırtı yoktu.

Tabi bu dönemin bu hikayede önemli bir yeri var. Bu dönem bizim çizgi roman denilen şeyden ne anladığımızı belirledi. O zamanlar tabi hissettiğimiz duygu daha çok etkilenme olsa da aklımda kalan şeyler şunlardı:

O zaman okuduğumuz çizgi romanlarda karmaşık ve çok katmanlı hikayeler vardı. Örümcek Adam ve Batman birer adım öne çıkıyorlardı bu çok katmanlı hikaye stilinde. Yıllarca sevmedim Superman'i süper bir adam olduğu için.

O zaman okuduğumuz çizgi romanlardan sanal evren kavramını ilk defa gördük. Örümcek adam fantasik dörtlü ile takılırdı zaman zaman. Hulk sırayla herkesle çarpışırdı. Herşeyin birbirinin içinde olduğu bir evrendi bu.

O zaman okuduğumuz çizgi romanlarda görsellik ve anlatımın uyumunu gördük. Basit birer eğlence aracı olmanın ötesindeydi bu yapımlar.

Binyıl sonundaki Arkabahçe yayınları ile gelen çizgi roman baskınından bahsetmeye bile gerek görmüyorum. Çünkü o dönem en azınan benim için ne yeni tadlar keşfetmek için yeterli oldu, ne de nerde durduğumu anlayabildim. Eski bir sevgili ile geçirilen bir hafta sonu gibiydi herşey. Ultimate serileri ile işin nerelere gittiğini gördük, özlediğimiz tadları tekrar yaşadık. Ama sürmedi üzerinde konuşulacak kadar malesef.

Fakat bilgi çağı dediğimiz dönüşüm çeşitli şekillerde çizgi roman kültürünü daha ulaşılır kılmakta ısrarlı ve istemediğimiz kadar çizgi roman önümüze serildi bu yeni çağda. Oturup -biraz abartalım- ilk çizgi romandan bu güne ne var ne yok okumak mümkün oldu. Tabi ben de her nerd'ün yapacağı gibi bu fırsatı kaçırmadım.

İlk okuduğum materyal Marvel Age'i açan Fantastik Dörtlü 1 ile başlayan Marvel serisiydi. Sanırım 2-3 senelik materyal okudum FF #1 den sonra. Fakat bu hikayeni ayrıntılarını sonra paylaşacağım. Çünkü bu materyali bir süre okuduktan sonra daha geriye gidip Golden Age'in başlangıcından itibaren DC Comics serilerini okumaya başladım. Aradaki Marvel serisi ile ilgili şu anda söyleyeceğim tek şey çocukken okumaya alışık olduğum karakterlerin bebek adımlarını güzel olduğu.

Fakat her şeyin en başı daha önemli belki. Sene 1937.

Benim küçük bir çocuk olarak çizgi roman okumaya başlamamdan 50 sene önce tam. Açıkcası 80 ve 90'larda okuduğum çizgi romanların gerçekte hangi devrin ürünü olduklarını bilmiyordum. Şimdiki bilgim büyük ihtimalle Bronze Age başı ya da Silver Age sonu olduklarını söylüyor. Ama o zamana ait hatırlaıklarım silik gerçekten. Ne olursa olsun 50 sene öncesinde üretilen ilk DC çizgi romanlarının aynı frekansta olmasını beklemek çok gerçekçi olmazdı, bunun bilincindeydim.

DC Comics'in modern serisini başlatan ilk çizgi roman olarak Detective Comics'in ilk sayısı kabul ediliyor. Bu sayı bazen çizgi romanda Golden Age'in başlangıcı olarak da kabul edilse de daha genel kanı iki sene sonra doğan Superman'in Golden Age başlangıcı olarak kabul edilmesinin daha uygun olacağıdır.


Yine de Detective Comics bir ilkti. Bunu Detective Comics'e değil de aynı periyodda yayınlanan diğer DC ürünlerine bakınca anlamak çok zor değil. Diğer DC ürünlerinde gördüğümüz tema karikatür, comic strip (çizgi bant, yani gazetelerde periyodik olarak yayınlanan ufak çizgi romanlar) ve çocuklar için resimli hikayelerin bir sentezi. Karakterler son derece generic, hikaye yok gibi ve en önemli tema gülmece.

Bu aslında Detective Comics'in ortaya çıktığı tarihteki çizgi roman anlayışını özetliyor. Çizgi roman ufak bir işti. Güldürmek, hoşca vakit geçirtmekti amaç. Çizgi romanlar kalın, fiyatlar ucuzdu. Amaç sürümden kazanmaktı. Çünkü entellektüel bir boyut yoktu ortada. Nasıl gazete satmak için kaliteli habercilik yapmaktan çok gazete sattıran hikayeler bulmak önemliydi o zamanlar bu konuda da durum aynıydı. Şimdi büyük usta olarak bakılan Siegel ve Shuster'e eminim o zamanlar "Bu çocukların fikirleri çizimleri iyi, sattırır bu dergiyi" gözüyle bakılıyordu.

Tabi tüm bunların sebebi yeni sanayileşmiş, büyük buhranı yeni yeni atlatmaya başlamış bir Amerikan toplumunun ortasında bu filizin dallanmasıdır. Belki de bu konuda en iyi kaynak direk olarak gidip de Orson Wells'in Citizen Kane filmini seyretmektir. Kane de bu medya düzeninin bir parçası olarak yaşamıştır ömrünün bir döneminde.

Pulp romanlar ve onların beslendiği suç örgütleri de bu dönemde epey göz önündelerdi. Alkol yasağı bitmişti ve alkol yasağı esnasında içki kaçakçılığı yapan görece temiz suç örgütleri güçlerini muhafaza edip başka alanlara dalma peşindelerdi. Godfather 2'nin, Once Upon a Time in America'nın ve gangaster genre'sının 90%'sinin bu dönemde geçmesi tesadüf değil tabi.

Bir yandan da Amerika sınıf farklılığından doğan sosyal sorunları da kavramaya başlıyordu o dönemde. Yani hala bir zenginlik bolluk yoktu ortada ama yavaş yavaş orta sınıf ve üst sınıf belirmeye başlamıştı. Kırsal kesim insanı, azınlıklar, kölelerin torunları ise tamamen ayrı dünyalarda yaşıyorlardı.

Aslında düşününce basitçe bu kadar şeyin bir arada olduğu bir dönemde enteresan şeyler çıkması da doğal. Sinema, sonra çizgi roman...

Ve DC Comics'in Detective Comics'i çıkartmasıyla birlikte bir anda çizgilerle hikaye anlatma işinde çıta yükselmeye başlıyor.

Devamı : 1937-1939 - Savaş ve Superman Öncesi İlk Çırpınışlar

Hiç yorum yok: