15 Şubat 2010

Eve Dönünce Koşa Koşa Yenilecek 25 Yemek

Her hangi bir sıraya koyulmamışlardır. Bir de başlıktan daha fazla bir şey ifade etmezler. Yani eve dönünce koşa koşa yenilecek olması bir yemeğin burada bulunmadığı anlamına gelmez.


1. Lahmacun (Acılı limonlu maydanozsuz)
Yenilecek Mekan: Urfalı Hacı Mehmet

2. Hellim Spesyal Pizza
Yenilecek Mekan: Pizza Hut

3. Kuzu Kokoreç (Yarım ekmek, tuz, karabiber, kırmızı biber, kekik)
Yenilecek Mekan: Atatürk Orman Çiftliği

4. Dil Paça  / Kelle Paça  / Tuzlama / İşkembe Çorba (Kırmızı biber, sarımsak, sirke ve limon)
Yenilecek Mekan: Rumeli İşkembecisi

5. Fırında Tereyağlı Alabalık
Yenilecek Mekan: N.E.T. Piknik

6. İrmik Helvası
Yenilecek Mekan: Meşhur Tavacı Recep Usta

7. Patlıcanlı Etli Dolma (Siverek işi)
Yenilecek Mekan: Babannem

8. Çiğ Köfte
Yenilecek Mekan: Emin Abi

9. Kabak Tatlısı (Tahinli)
Yenilecek Mekan: Kırçiçeği

10. Venedik Usülü İşkembe
Yenilecek Mekan: Göksu Lokantası

11. Et-Ciğer Karışık Şiş
Yenilecek Mekan: Ciğer 52 ya da İstanbul/Taksim'de adını şu anda hatırlayamadığım ciğerci


12. Baklava (Fıstıklı)
Yenilecek Mekan: Hacı Baba

13. Dürüm Tantuni (Sögüş garnitür ve cin biber ile)
Yenilecek Mekan: ODTÜ Çarşı'daki tantunici

14. Kelle (Yarım ayıklanmış)
Yenilecek Mekan: Rumeli İşkembecisi ya da Beykoz İşkembecisi

15. Hot Wings Menü
Yenilecek Mekan: Kentucky Fried Chicken

16. Adana Kebap
Yenilecek Mekan: Kırçiçeği ya da Adana Sofrası

17. Deniz Börülcesi (Zeytinyağlı meze niyetine)
Yenilecek Mekan: Ege Lokantası

18. Döner (Yarım Ekmek arası et)
Yenilecek Mekan: Hosta Piknik - Sakarya Cd. Selanik Cd. Köşesi - Öğlen 13:00-14:00 arası

19. İskender Kebap 
Yenilecek Mekan: HD İskender ya da Uludağ İskender

20. Midye Dolma
Yenilecek Mekan: Kıtır Piknik

21. Avcı Böreği
Yenilecek Mekan: ODTÜ Eymir Gölü - Kayıkhane

22. Etli Kuru Fasulye
Yenilecek Mekan: Babannem

23. Sıkma
Yenilecek Mekan: Babannem

24. Pastırmalı Humus
Yenilecek Mekan: -


25. Kestane Şekeri
Yenilecek Mekan: Kafkas

3 Şubat 2010

Lost

My name is Sayid Jarrah and I'm a torturer...

Lost
Final Sezonu
2.2.2010 - 18.5.2010 (18 bölüm)

Calgary

Bir ara yazmaya başlamam kaçınılmazdı. Başladım sonunda. Bir miktar fotoğraf ile desteklenecek hale geldiği zaman blogda yayınlamaya başlayacağım.


Things to Do in Calgary When You're Researching...

Age of Comics II

1937-1939 - Savaş ve Superman Öncesi İlk Çırpınışlar (Bölüm 1)

Mart 1937 tarihli ilk Detective Comics dergisini okumaya başladığımda macera gerçek olarak başladı aslında. Gerçek ile fantazinin tuhaf bir karışımıydı herşey tam. Fantazi dünyasının bir öğesi olan çizgi romanlar konusunda bildiğim ve hissettiğim şeylerin ne kadarı gerçek, ne kadarı fantazi ve daha önemlisi ne kadarı benim fantazim, bunu görecektim.

1937 iddialı bir tarihti. 75 yıl öncesi nerdeyse. Okuduğum şeyleri "Abi grafikler çok güzel" diye yorumlama huyum zaten olmadığından ilk olarak bir wikipedia araştırmasına giriştim. 1937 de ne oluyor diye.

Bu araştırmada modern çizgi romanın doğuşuyla ilgili olarak önemli gördüğüm şeylere önceki yazıda değinmiştim biraz. Bunların bazıları bu yeni çizgi roman akımının niçin doğduğu sorusuna cevap veriyor, bazısı ise bu yeni çizgi romanların yapısal özelliklerine nasıl kavuştuklarını söylüyor bize.

İlk elime aldığım sayının havası aslında bir çok şey söylüyordu araştırma yapmama gerek kalmadan. En başta format günümüz çizgi roman okuyucuları için yabancı olan bir formattı. Tek bir karakter ile ilgili öykü ya da öyküler yerine bir kolajdı formatı bu çizgi romanın. Detective Comics #1 hepsi ilk defa çizilen on adet karakteri içeriyordu. Hikayelerin hepsi 4-8 sayfa arasındaydı ve 72 sayfalık kalın sayılabilecek bir toplama ulaşıyorlardı.

İlginçtir ki Türk okuyucu bu formata tamamen de yabancı değil. 80'lerdeki çizgi roman maceramda bu formattaki çizgi romanlar da elimden geçmişti. Bu tip çizgi romanların ilk bölümünü bir ana karakter (Temel Reis mesela) kapsardı, geri kalan kısımlar başka karakterlerin maceraları, bulmacalar, tek sayfalık gazete bandı formatlı (comic strip) materyal ile doldurulmuştu.

Detective Comics #1'in bu formattan tek farkı tek sayfalık bantlar ve bulmacalar içermemesiydi. İşin ilginci DC'nin o zaman halihazırda çıkartmakta olduğu diğer dergi tam da bu formata uyuyordu. Tek sayfalık bantlar ve bulmacalar genelde eğlencelik maceralara eşlik ediyordu New Adventure Comics'de.

Tabi daha da geriye gitmek, herşeyin kökeninde tamamen bu eğlencelik maceraların ve tek sayfalık bantların yer aldığını görmek Detective Comics'in niçin farklı olduğunu anlamamızı sağlıyor. Bu farklılığın sebeplerinden biri de Detective Comics'in adından da anlaşılacağı gibi dedektiflik hikayelerinden oluşması. Yani çok da eğlencelik, kolay sindirilebilen hikayeler değil Detective Comics'in içerdiği hikayelerden en azından bazıları. Karanlık tonlar günümüzdeki gibi postmodern bir anlamda olmasa da tamamen doğallıkla kullanılıyor.

Hikayelerin çoğunun tek bir teması var. Bir dedektif (genelde ayrıntı verilmiyor dedektimizin polis mi, özel detektif mi yoksa meraklı mı olduğu konusunda) kötü işler yapan bir ya da bir grup insana karşı müdadele veriyor, bazen zor duruma düşebiliyor ama sonuçta bileğinin (Slam Bradley), zekasının (Cosmo), ya da sezgilerinin (Bruce Nelson) yardımıyla olayı çözüyor, kötüleri yakalıyor, mutlu sona ulaşılıyor.

Bu motif aslında 30'ların Amerika'sı için şaşırtıcı bir motif değil daha önce yazdığım gibi. İçki yasağı döneminde suç örgütleri inanılmaz bir yükselişe geçiyorlar Amerika'da. Sadece New York'da kaçak olarak içki satan 100,000 kadar işletme olduğu tahmin ediliyor. Böyle bir resimde suç örgütlerinin toplumun tümünü etkilemesi de kaçınılmaz. Polis suç örgütlerine tolerans gösterdiği için gözden düşüyor. İnsanların adalet özlemi artıyor.

Bir taraftan da büyük buhran döneminin etkileri var. 20'lerdeki içki yasağının güçlendirdiği suç örgütlerinin durumu, 30'ların başındaki büyük buhran ile ekonomik olarak büyük yara alan Amerikan toplumu ile tam bir tezat oluşturuyor. İnsanlar bir yandan ekonomik sebeplerden dolayı suç örgütlerine öykünürken bir yandan da adalet duyguları da suçluların yakalanması gerektiğini insanlara söyleyüyor.

Detective Comics' de rastgelinen diğer motifler Çin mahallesi menşeli suç örgütleri, gece hayatı, dedektiflerin polis tarafından da hep el üstünde tutulmaları, dedektiflerin ünlerinin yayılması, kadınların güçlü erkeklerden etkilenmesi kökenlerini çok da araştırmaya gerek olmayan fenomenler.

Detective Comics, yeni kurulmuş DC'nin tek ciddi yayını olarak bir seneden fazla devam ediyor. Dedektif hikayeleri yer almaya devam ediyor dergide. Derginin başarısı 1939 Haziran ayında Action Comics dergisinin de yayına geçmesine yol açıyor ve çok şeyleri değiştiriyor.

Detective Comics'in bu ay (Şubat 2010) 860. sayısı çıktı. Günümüzde hala yayında olan en eski mainstream çizgi roman. Bir çok değişimden geçti. Formatı sayısız kere değişti. Dedektif hikayeleri unutulalı beri o kadar çok oldu ki zaten. Yine de saygı olarak isim devam ediyor.

Yine de ilginçtir ki Detective Comics daha çok "Altın çağa giden yolu açan" dergi olarak nitelendiriliyor. Altın Çağ ise Action Comics ile başlatılıyor. Tabi bunda kırmızı pelerinli bir adamın büyük payı var.