28 Nisan 2012

House M.D.


Çok sevdik onu. Hastalıklar, tedaviler, ameliyatlar, ilaçlar (vicodin dışında), teşhisler, tıbbi terimler ya da doktor hemşire kıyafetleri hiç dikkatimizi bile çekmedi. Doktorlu dizi asla seyretmem diyen ben iki yıldır yaladım bu dediğimi. Defalarca ağladık. Hasta bir insanın dramına ya da ölüme değil. Hayata. 

House hayatın zor söylenen yanlarını dile getirdi sekiz yıldır. Güçlü, egosu korkunç boyutlarda bir dahiydi o. Ama küçük bir çocuk gibiydi yalnız kalma fikri karşısında. Normal bir insandan tek farkı savunma mekanizmalarına değil, mantığına başvurmasıydı hep. Bunu da duygularını öldürmek için değil, hissettikleri ile hayatı birleştirebilmek için yaptı. 


İlişkileri hep tuhaftı onun. Hep kötü adamdı. Ama tanıdığımı çok kişiden iyiydi. Anlayamadık. Anlayamamamızın bizim ahlaki değerlerimizdeki eksiklerden kaynaklandığını iddia edeceğini biliyorduk. 

İnsanlar zayıftı. O da bunu sonuna kadar kullandı. Herkesten ilerde olduğu tek nokta IQ değildi. Herkesten ileride olduğu tek nokta zayıflıklarını kabul etmesiydi. 

En iyi House episode'ları listeleri şu an Internet'de her yerde uçuşuyor. İşte benim için en güzel House anları:

1. 1 x 21 - Three Stories - House bacağının hikayesini anlatır
2. 2 x 20/21 - Euphoria Pt. 1 & 2 - Bulaşıcı bir hastalık Foreman'ı etkileyince House'un takımındaki doktorlar arasındaki ilişkiler sorgulanır.
3. 3 x 12 - One Day, One Room - House bir tecavüz maduruyla hasta doktor ilişkisi dışına çıkarak insanca bir bağ kurar.
4. 4 x 01 - Alone - House yeni bir takım oluşturmak için 40 doktoru bir amfiye toplar.
5. 4 x 15/16 - House's Head/Wilson's Heart - House'un hatırlayamadığı bir gecenin hikayesi Wilson'ın kalbine kadar uzanır.
6. 5 x 23/24 - Under My Skin/Both Sides Now - House Vicodin yüzünden Amber'ın halisünasyonlarını görmektedir. Cuddy'nin yardımı House'u iyileştirdi sanırız ama iyice dibe vurur.
7. 6 x 08 - Teamwork - Chase'ın yaptığı ile yaşayamayacağını düşünen Cameron onu terk eder.
8. 6 x 10 - Wilson - Wilsom ameliyatında yanında olmasını isteyince House bunu reddeder. "Eğer ölürsen, yanlız kalırım" diye cevaplar. Wilson hiç bir şey söyleyemez. Narkoz verildiğinde son gördüğü House'un gözlem kısmından ona bakışları olur.
9. 6 x 19 - Open and Shut - House sütü buzdolabının içine değil de kapısına koyar.
10. 7 x 18 - The Dig - And the bitch is back!

7 Nisan 2012

Shuffle VIII



VIII.

Görevli şirin şirin gülümsedi. Pasaportunu aldı ve bilgisayardan adını aradı. "Ankara'ya devam edeceksiniz." dedi. "Evet, bavulumu Ankara'da alacağım değil mi?" dedi. İki uçuş kartını saatleri işaretleyerek verdi, bavulunun iç hatlara transfer edileceğini söyledi. Teşekkür etti ve bankodan ayrıldı. Hemen geçeyim gümrükten de öyle beklerim dedi. Güvenlik kontrolünün yapıldığı dar koridora doğru yöneldi. Uçuş kartı kontrolü kısmı karmakarışıktı. 6 kişilik ailesinin pasaportlarını ve uçuş kartlarını kontrol için görevliye veren kadın hangi çocuğun nerede olduğunu anlayıp görevliye de göstermeye çalışıyordu. Kenarda ayakta duran başka bir görevli bu gidişle kadının tüm çocuklarını bulmasının sonsuza kadar süreceğini anlayıp kadının yanından geçip yaklaştı. Uçuş kartına bakıp kadının yanından geçmesini sağladı. Kıvrılan bir koridor X-ray makinaları ve çanta kontrolüne açılyordu. Yavaş ilerleyen uzun bir sıra vardı.

Kulaklıklarını tekrar taktı. Bundan sonra ne gelecek acaba dedi. Gelen şarkı da öncekileri aratmadı. Güldü bu sefer. Bu kadarı da artık random'ın suyunun çıkartılmasıydı herhalde. B. ile birbirlerine sarılmış ağlarken bu şarkıyı dinledikleri geceye gitti.

Ne çok ağlamışlardı. Saçma olduğundan mıydı acaba tüm hikayelerinin. O gece B.'nin gözlerinde hırs vardı. Birini çok sevme ve çok kızma arasındaki o saçma ruh hali yani. Onun içinde ise mutluluk ve üzüntü arası bir şey vardı.

Mutluydu tekrar onun yanında olduğu için. Ama bir şeylerin doğru gitmeyeceği ilk günden belliydi herhalde. Onun korkusu vardı içinde. Korkuyordu biraz B.'den. Ona inanmayacağından ve huzur bulamayacaklarından. Bundan fazlasıyla korkuyordu.

Bencilceydi belki bu. Kendini B.'nin yerine koysa inanmaması şaşırtıcı değildi. Onu suçlayamazdı bu konuda. Zaten onu suçlayamayacağı için ona haftalarca dil döküp durmuştu. B.'nin çoktan başka bir dünyaya geçtiğini biliyordu. Ama zaten o da artık başka bir dünyadaydı.

İşin saçmalığı bu kadar kavga gürültü arasında olmasıydı her şeyin. Hayatımda artık çok bir şeyler görmeyeceğim, bir şeyler değişmeyecek herhalde dediği bir zamandan sonra olan bir sürü hayat değiştirici tecrübenin biriydi bu. Bir rüya gibiydi. Ama rüyadan uyanınca tüm hayatına farklı gözlerle bakmaya başlamıştı.

O değil de başka biri olsaydı aynı mı olurdu herşey diye çok sordu kendine o günden önce de, o günden sonra da. Pek fazla anlamıyordu etrafındaki insanlar, sadece belirli yönlerini görüp ona göre değerlendiriyorlardı. Anlatsa onunla geçirdiği aylar sonunda başka bir insan olduğunu, bunu da çok fazla anlamazlardı herhalde.

Acı acı gülümsedi yine. Bunların hepsini trajik buluyordu. Evrenin espri anlayışı sadece shuffle sırasında ortaya çıkmıyordu. Karşınıza sizi temelden değiştirecek bir insan çıkartıyor bazen ve her şeyin abstract bir düzeyde kalması için daha sonra o insanı çekip alıyordu hayatınızdan. Tesadüfler, ya da kader,  belki de kaos. Ama hayatta çok az şey istediği gibi oluyordu insanın.

Değişmişti çok onunla birlikte. O yokken de hissediliyordu bu değişiklik. Onunla ilgili alışkanlıkları, rutinleri değildi değişen. Hayatın bilmediği bir yanında gezmişti B. ile. Bu değiştirmişti hayatın rengini. O yüzden onu çok sevmişti. "Bize daha güzel hayat sunan insanlar kalbimizi istemesek de kazanırlar" diye geçirdi içinden. Kimi için bu para ya da seks kadar basit şeylerken onun için farklı bir sevme türü, hayata farklı bir bakış olmuştu.

Aslında B. için de aynıydı durum. O da hayatında görmediği bir alana geçtiği için sevmişti bu kadar. Ama o bu alanda olmak istemiyordu. B.'nin hayatı böyle gri alanlardan oluşamazdı. O biri onu sevsin ve hayat öyle akıp gitsin isterdi hep. O yüzden bu şarkıyı dinlerken hırs içindeydi. Gözleri "Niye o insan olmadın ki?" diyordu.

Sonrası da onun olmadığı bir insan olmaya çalışması ve B.'nin de ona sürekli bu şekilde yüklenmesi haliyle geçen aylardı. Onu suçlayamıyordu. Her zaman insan beklentilerine göre hareket ediyordu. Durup beklentilerini değiştirmek de herkeze göre değildi. Bir yerden sonra da "Gitme" diye yalvarmaya başlamıştı zaten. Ondan sonrası dibe kadar hızlı bir dalıştı.

Şimdiki ruh hali değildi bu. Hallerine çok uyan bir şarkıydı bu, ama değişen halleriydi. Artık bu dünyada yaşamıyordu. "Gitme" diyemiyordu artık. Umarsızlaşmıştı. Hala çok şey vardı içinde ona karşı ama birer gölgeydi herşey. Gerçek şarkılar geride kalmıştı.